14 Ağustos 2010 Cumartesi

hazalintenceresi.tumblr.com

yeni yer


hazalintenceresi.tumblr.com


buradaki herkesi oraya bekliyorum!!!

20 Haziran 2010 Pazar

Babalar günü.

Babanızı yemeğe çıkarın derken aslında çok şey ifade etmiştim, çünkü ben olsam kesin çıkarırdım... Ben olsam değil de, o olsa aslında... Yani O yanımda olsa kesin çıkarırdım.

15 Nisan 2010 Perşembe

Tencereden Taşanlar V.1

'Bir' kitabın ilk ve son sayfası gibiyiz, orda olduğumuzu bilerek acı çekiyoruz sonra aradaki sayfaların cazibesine kapılıyoruz. Kavuşmamız içinse kitabın ters yöne doğru katlanması gerekiyor... Hiç Dünya tersine döner mi?

12 Nisan 2010 Pazartesi

"Tesadüfen de olsa biri beni yeseydi."

Doğum günü pastasıyla doğum günü sahibi arasında özel bir bağ vardır.Doğum günü pastaları duyguları olan enteresan varlıklardır. Onlar o en önemli günün göstergesi, hatırası, simgesi ve sevgisidir. Pastadan nekadar çok çatal alınırsa o doğum günü okadar güzel geçer... Anlatacaklarım bir doğum günü pastasının hikayesidir.

Ben muzlu, parça çikolatalı ve taptaze bir pastayım. Doğumum Nisanın bilmem kaçı, bu yakınlarda da öleceğim için tarihlere pek hakim değilim. Benim için önemli olan sahibimi bulmak ve onu mutlu etmek. Her pastanın hayali bir doğum günü pastası olabilmektir. O kadar çekici ve mutlu bir pasta olmayı kim istemez ki... Şimdi ben de bir doğum günü pastası oldum. İnce uzun kumral bir kız geldi ve beni seçti. Şuan kutunun içinde heyecanla dışarıya çıkmayı bekliyorum. Üzerimde ki notta "Nice Senelere" yazılı. Şimdi aklıma geldi acaba sahibim bu kız mı? Çünkü yüzünde okadar garip bir ifade var ki, nereye gittiğimden pek emin olamadım. Umarım beni yalnız başına oturup yemez. Benim için çok mutsuz ve tatsız bir son olur. Şuan Beyoğlu'ndayız, acaba nereye gidiyoruz? Kız yürürken benim kremalarım biraz dağıldı. Ah durun bir dakika kız ağlıyor mu? Evet evet ozaman kesin onun doğum günü ve kimse bunu hatırlamadı. Ne yazık! Yirmi dakikalık bir yürüyüşten sonra şuan durduk. HOP HOP! Alçalıyorum, neler oluyor? Şimdi de hareket kesildi ve sanırım bir şeyin üzerindeyim. Sanırım açılmam çok yaklaştı. Karmaşık duygular hissediyorum. Dayanamayıp göz ucuyla bakacağım dışarıya. Bu nasıl olur? Merdivenlerin üzerinde ve kapı önünde bırakılmışım. Sağ taraftan kızın uzaklaştığını görüyorum. Sürpriz olsa, kız da gitmezdi, ben ne pastasıyım şimdi..?

Saatlerdir kapının önünde bekliyorum, ne gelen var ne giden... Sonunda bir çöp kamyonu geliyor ve zaten kedi köpeğin hırpaladığı beni alıp diğer çöplerin arasına atıyor. İşte bu benim sonum... Karanlığın arasından en son kapak kapanırken parıl parıl bir yıldız görüyorum. Keşke orda olsam diyorum...

7 Nisan 2010 Çarşamba

Rüyalar gerçek olsa...





Evlendiler, bir kızları oldu, birbirlerini hep sevdiler, hiç aldatmadılar. Ve çok mutlu oldular.

6 Nisan 2010 Salı

Hiç aşık oldunuz mu sorusuna, hayır diyebilen hıyar insanlar

Geçenlerde kokuşmuş apartmanlarınızın arasından geçtim, kokumu almışsınızdır, beni özlemişsinizdir..? Ama yok, hala aynısınız hala berbat bir film senaryosunu oynuyorsunuz. Herkes de bu senaryoya dahil, şanslısınız. Bir oyuncunun en acınası anı, başrolünü oynadığı filmin hiç gösterime girmeyecek kadar klişe olduğunu gördüğü andır. Yıllarımı verdim ben bu filme. Ne oldu? Benden sonra o verdi, ondan sonra bu... Şimdi bütün castlar esas adam kıvamında demeçler veriyorlar, Tanrım! Siz aşkla ilgili tekerleme şarkı sözleri ve rengi bozuk iki üç fotoğraftan başka ne bilirsiniz ki? Yedi ceddinizi yıkan ama asla karşılaşamayacağınız, ömür boyunca elinizde olsa da yaşamaya cesaret edemeyeceğiniz şey aşktır. Aşk aşktır, kişiler aracı. En büyük aşkın yıllarca elini tutarsınız da yine yaşayamazsınız... Peki ben?

31 Mart 2010 Çarşamba

Zeus'un 1789. kızı Şika

Onu sana benzettim, zaten asırlık kalbimde, çağlardır birileri sana benziyor. Onlar benzemek istemese ben zorla benzetiyorum. Halime gülüyor musun acaba bıraktığım yerden. Hayatım boyunca yanlış seçimler yapmaktan korkup en büyük yanlışların içine düşmem Zeus'un suçu mu? Beni cezalandırıyorsunuz biliyorum. Her gün yeni aşıklar gibi severken her gün ömürlük sürgünde olmak, ölüdürüyor beni. Kavuşmanın adını mart kedilerinden öğreniyorum, penguenlerin üçüncü çocukları oldu, ben nil kıyısında hiç olmayan kayıklarımı suya salıyorum. Ne papatya taçları takıldı saçlarıma ne yuvarlandık kucak dolusu güneş damlalarında... Dünya benim gibi değil çünkü, biliyorum... Ama ben, benim gibiyim ve bu devirde ben olmak, acıtıyor.